Meme kanserinde ilaç tedavisini kemoterapi tedavisi, hormon tedavisi ve hedefe yönelik tedaviler olarak 3’e ayırabiliriz,
Kemoterapi
Kemoterapi, bir veya birkaç ilacın, kanser hücrelerini yok etmek amacıyla hastaya verilmesidir. Meme kanserinde kemoterapi çoğunlukla cerrahi sonrası uygulanır. Doktorun gerekli gördüğü durumlarda ek tedavi olarak kanserli hücreleri öldürmek için cerrahi sonrası kemoterapi yöntemine başvurulabilir. Ameliyat sonrası herhangi bir kanserli hücre kalmamasına rağmen koruyucu bir önlem olarak bir süre daha kemoterapi tedavisi devam edebilir. Cerrahi sonrası verilen kemoterapiye adjuvan tedavi denir.
Bazı durumlarda ise kemoterapi, cerrahi öncesi uygulanır. Tümörün fazla büyük olduğu olgularda meme koruyucu cerrahi uygulayabilmek için tümörün nispeten küçültülmesi amaçlanır. Hormona duyarlı tümörlerde, hastanın yaşı ve mevcut diğer hastalıkları dikkate alınarak bu tümör küçültme işlemi hormon tedavisi ile uygulanabilir. Cerrahi öncesi verilen kemoterapiye neoadjuvan tedavi denir.
Kemoterapinin Yan Etkileri
Saç dökülmesi: Kemoterapi tedavisinin en yaygın bilinen yan etkisi saç dökülmesidir. Ancak günümüzde bu yan etki büyük ölçüde önlenebilmektedir. “Dignicap” isimli cihaz ile kemoterapi sırasında saçlı derinin soğutulması %85 oranında başarı sağlamaktadır. Bu yöntemi arzu etmezseniz peruklar veya güzel bir bone, şapka tercih edebilirsiniz. Saç kaybı kalıcı bir sorun değildir. Tedaviden 3 ay sonra saçlar yerine gelmekte ancak bir miktar kıvırcık olabilmektedir.
Doğurganlığın azalması: Meme kanserinde kemoterapi tedavileri bayanların hormonal dengeleri üzerinde olumsuz etki bırakmaktadır. Bu yüzden henüz çocuk sahibi olmamış meme kanseri bayanlar, uygulanacak tıbbi tedaviler (kemoterapi) öncesi doktorları ile görüşerek overlerinin veya evliyseler embriyolarının saklanmasını (dondurulmasını) istemelidirler. Bu sayede kemoterapinin oluşturabileceği doğurganlık kaybından korunabilir ve gelecekte çocuk sahibi olabilme umutlarını sürdürebilirler.
Ateş basması, halsizlik, kas eklem ağrısı, uykusuzluk, bulantı, ağrı: Kemoterapi tedavisi sonrasında oluşma riski olan bu tür tatsız şikayetleri azaltmak için yetkin profesyonellerce uygulanan akupunktur, hipnoterapi ve yoga gibi yöntemlerin meme kanserli hastalara yararı uluslararası bilimsel çalışmalar ile kanıtlanmıştır. Ağır kalp, böbrek, karaciğer yetmezliği olan veya bağışıklık sistemi baskılanmış hastalara kemoterapi uygulanması önerilmemektedir.
Hormon Tedavisi
Hormon tedavisinin amacı, kadın hormonlarına duyarlı meme kanseri vakalarında kanser hastasının hormon miktarını azaltmaktır. Östrojen hormonuna duyarlı olan bazı kanser hücreleri, daha hızlı büyür ve çoğalır. Bu tedavi yöntemi, östrojen etkisini ortadan kaldırarak kanserin gelişmesini önler. Hormona duyarlı meme kanserinde kemoterapi ve radyoterapi sonrası 5-10 yıl boyunca ağızdan hap şeklinde verilen hormonal tedaviler koruyucu amaçlı uygulanır.
Hormon tedavisi alan bayanlarda erken dönemde menopoza benzer semptomlar yan etki olarak görülebilir. Uzun süreli kullanımda ise rahim kanserinde artış gözlemlendiğinden menopoz öncesi dönemdeki kadınlarda kullanım süresi 5 yılla sınırlandırılmıştır.
Meme Kanserinde Hedefe Yönelik/Akıllı Tedaviler
Meme kanseri, farklı tedavi stratejileri ile bireye ve tümöre özgü tedavi gerektiren bir hastalıktır. 15 yıl öncesine kadar meme kanserli hastalar için klasik kemoterapi ilaçları ve hormon tedavileri dışında seçenekler bulunmazken günümüzde daha yeni ve daha etkin kemoterapi ilaçları, damardan ve ağızdan hap şeklinde alınabilen hedefe yönelik akıllı ilaçlar ile yeni hormonal tedavi ilaçlarının birlikte kullanımı başarılı sonuçlar getirmektedir. Artan tedavi seçenekleri sayesinde cerrahi öncesi ve sonrası uygulanabilen bu tarz tedaviler hastalığın ileri evre tedavisinde son derece başarılı sonuçlar elde edilmesini sağlamaktadır. Günümüzde meme kanseri tedavisinde “tüm hastalar için ortak bir tedavi yöntemi” modeli terk edilerek, “bireye özgü tedaviler” modeli benimsenmiştir. Bu sayede hastalarda daha etkin tedaviler ile başarı şansı artmış ve istenmeyen yan etkilerden uzaklaşılmıştır.
Kemoterapi ve radyoterapi gibi klasik kanser tedavileri sağlıklı hücre ile kanser hücresini birbirinden ayıramaz. Klasik kemoterapi ilaçları, kanser hücresinin ayırıcı özelliği taşıyan hızlı bölünen hücreleri hasara uğratır. Kemoterapinin bu özelliğinden dolayı işlem sırasında kan hücreleri, ağız yüzeyindeki hücreler, mide-bağırsak sistemi gibi hızlı bölünen sağlıklı hücreler de zarar görür. Sağlıklı hücrelerde tedaviye bağlı oluşan hasar, tedavide komplikasyonlara ve yan etkilere neden olur. Bu yan etkiler bazen çok ciddi düzeyde olabilir, hastanın yaşam kalitesini düşürebilir ve bazen tedaviden verimli yanıt alma şansını da kısıtlayabilir. Hedefe yönelik tedaviler; yalnızca kanser hücrelerini yok etmek, sağlıklı hücrelerin zarar görmesini azaltmak ve hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen yan etkileri de en aza indirmek için tasarlanmış bir tedavi yöntemidir. Bu tür ilaçların hedefleri ve etki mekanizmaları klasik kemoterapi ilaçlarından farklı olduğu için yan etki profilleri de kemoterapilerden farklıdır. Doğrudan kanserli hücreye etki eden antikorlar ve akıllı moleküller ile tedavide kemoterapinin yarattığı bulantı, saç dökülmesi gibi yan etkiler de azalır ya da tamamen ortadan kalkar. Bu tür tedaviler ile hastanın sağlıklı hücrelerine zarar vermeden yalnızca kanserli hücrenin yok edilmesi amaçlanır.
Meme kanseri hücrelerinde Her2 reseptör dediğimiz hücreye büyüme uyarısı veren algaçlar için bu tür ilaçlar kullanılır. Bu grup hastalarda, kemoterapi ve hormonal tedaviler tek başlarına yetersiz kalabilirler. Bu algaçları susturmaya yönelik geliştirilen “Herceptin, Tykerb, Perjeta” gibi akıllı ilaçlar birlikte verildiğinde, kemoterapi ve hormonal tedavinin etkisini artırmaktadır.
Hedefe yönelik tedavilerin şu anda süren pek çok bilimsel çalışma ile etkinliği test edilmektedir. Bu tedaviler, tümöre özel ilaç amacını sağlaması yanında kanser tedavisinin en büyük sıkıntısı olan yan etkileri de minimum düzeye indirebilecektir.