Sevgili hasta, hasta yakını ve kanser alanına ilgi duyan okurlarım, bu makalede bayanların ileri yaşta östrojen düzeyleri, meme kanseri ve egzersiz ilişkisi konusunda yapılmış bir araştırmayı özetleyip kendi yorumlarımla birlikte sizlere sunacağım. Bilindiği üzere tüm bireylerde sigarasız yaşam, sağlıklı beslenme ve egzersiz kanserden korunmanın en önemli üç kuralıdır. Özellikle bayanlarda egzersiz, ileri yaşlarda sadece fit kalmak için değil, aynı zamanda hormonal dengenin de en önemli düzenleyicisi olduğu için gereklidir.
Yapılan yeni bir araştırma, egzersiz yapmanın ileri yaştaki kadınlarda östrojen seviyesini azalttığını gösterdi.
Son bir yılda yapılan üç araştırma, fiziksel aktivitenin meme kanseri ile ilişkili olduğunu kanıtlar nitelikte sonuçlara ulaştı.
Amerikan Kanser Araştırmaları Derneği’nin Nisan 2013’de Washington’da düzenlenen yıllık toplantısında, Cher Dallal ve arkadaşlarının yaptığı çalışmadan elde edilen bulgular katılımcılarla paylaşıldı. Fiziksel olarak aktif ileri yaştaki kadınların, östrojen seviyesinin daha düşük olduğu belirlendi.
Araştırmacılar, menopoz sonrası kadınlarda egzersiz yapmanın meme kanseri riski ile yakın ilişkisini gösterir güçlü bulgular saptadılar. Meme kanseri riskinde yüksek östrojen seviyesi önemli bir rol oynuyor. Egzersiz yapmanın östrojen seviyesini düşürmesi araştırmacıların bu keşfini doğrulayacak nitelikteydi.
Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü, kanserden korunma bölümü görevlisi Cher Dallal, “bu yeni araştırma, egzersiz yapmanın nasıl koruyucu olabildiği konusunda yeni ipuçları verecek” dedi.
Dallal, "bizim amacımız fiziksel aktivitenin östrojen seviyesini nasıl düşürdüğünü daha iyi anlamaya çalışmaktı" dedi. Dallal, Polonya Meme Kanseri Araştırma Derneği tarafından kontrol edilerek sağlıklı bulunan, daha önce hormon tedavisi görmemiş ve egzersiz yapan, yaşları 40 ile 74 arası toplam 540 Polonyalı kadın üstünde değerlendirme yaptı. Tüm aktivitelerini ölçmek için uyanıkken yedi gün boyunca bellerine hız ölçer takıldı. Ayrıca, 12 saatte bir idrar testi yapıldı.
İdrar örneklerinde estrodial ve estron hormonlarına ve farklı östrojen engelleyici maddeler ve metabolitlere rastlandı. “Egzersiz yapmanın ana östrojen seviyesini azaltmasıyla ilgisi var” diye devam eden Dallal, fiziksel aktivitenin östrojen engelleyici bazı maddeleri çoğalttığı bulgularına da rastlandığını ifade etti.
Cher Dallal, "tüm vücut aktivitesinin artması östrojen metabolizmasının artmasını da sağlıyor gözüküyor. İlk defa 15 metaboliti bir arada değerlendirebildik” dedi.
Duarte Kanser Merkezi yöneticisi ve Kanser Etyoloji Profesörü Leslie Bernstein, “sürekli kadınların egzersiz yapmasını hatırlatmak gibi metotlar kullanmak yerine bellerine takılan hız ölçerler sayesinde daha net bir gözlem elde ettik” dedi.
Bernstein’ın da dahil olduğu araştırmada, meme kanseri riskini ve östrojen seviyesini azaltmak için yapılması gereken doğru egzersizler üzerinde çalışıldı.
“Elde edilen verilere göre fiziksel aktivite mekanizması, meme kanseri riskini azaltıyor. Egzersiz yapmak aynı zamanda kilo kontrolüne de yardımcı oluyor. Birçok östrojen, yağ dokuları tarafından üretiliyor. Yani, ne kadar çok yağ dokusu varsa o kadar östrojen seviyesi yüksek demektir ki buda meme kanseri riski anlamına gelir. Bazı araştırmacılar ise, egzersiz yapmanın DNA onarımında bir etkisi olup olmadığını da araştırıyorlar. Belki bu araştırma, kanser riskini nasıl azalttığını açıklayabilir,” diye sözlerini sonlandırdı.
Meme kanserinde, hormonların önemli rol oynadığını biliyoruz. İlk defa fiziksel aktivitenin hormon seviyesini düşürdüğünü kanıtlayan güçlü deliller elde edildi. Böylece, vücut metabolizmasının nasıl ne şekilde çalıştığı konusunda bize daha net bilgiler verdi. Tabii, bu demek değil ki egzersiz yapmak, sadece östrojen metabolizmasını etkiliyor. Artmış fiziksel aktivitenin, insülin metabolizması üzerine de olumlu etkileri ve yüksek insülin seviyesinin meme kanseri dahil bazı kanser türleri ile ilişkisi bilinmektedir. Ancak, kilo kontrolü sağlayan düzenli egzersiz, bizleri sadece kanserden değil, kalp ve şeker hastalıkları dahil bir çok hastalıktan koruyacağı unutulmamalıdır.
Sağlıklı ve Mutlu Kalın…
Prof. Dr. Mustafa Özdoğan